Varoluşçu yaklaşım, var olmanın getirileriyle yani nihai kaygılarla yüzleşirken bireyin deneyimlediği çatışmaya odaklanır. Yalom(2011)’a göre yaşam olayları ile karşılaştığımız sürece varoluşsal meselelerin çözümü yoktur ve yaşamı yaşam yapan bu meselelerdir. Birey, derin kişisel düşünme metotları ile bu varoluşsal getirilerin yapısını keşfedebilir. Bu maksatla bireyin ilk olarak zamana, sonra da yalnız, sessiz ve günlük meşguliyetlerden uzak bir yerde olmaya gereksinimi vardır. Buna ilave olarak bireyin kendi ölümüyle ya da kendisine dair anlam bulan mühim bir yapının yıkılmasıyla karşı karşıya gelmesi gibi sınır durumlar bu gidişatı basitleştirir. Yalom(2011), temas halinde olacağımız dört temel varoluşsal dinamik çatışma üzerinde durmuştur: ölüm, özgürlük, yalıtım ve anlamsızlık (Yalom, 2011:13). Bu bölümde olgunun psikoterapi süreci içerisinde verdiği öykü ve girilen diyaloglar üzerinden varoluşsal meseleler teker teker incelenecektir.
Ölüm:
Ölüm, en bariz olan varoluşsal kaygıdır. Çünkü şu an var olsak bile eninde sonunda her varlık gibi yok olacağımız gerçeği vardır. Yalom (2011:69), “Hayat ve ölüm birbirine bağlıdır: Ölümün fizikselliği insanı tahrip etse de ölüm fikri onu korur” der. Ölüm en büyük anksiyete kaynağımız olsa bile bize varoluşumuzun ertelenemeyeceğini ve yaşamımızı sürdürmek için hala vaktimizin olduğunu ve hayatımızı değiştirebileceğimizi hatırlatır. Ölümün farkındalığı kişiyi ehemmiyetsiz meşguliyetlerden ayırır ve bireyin yaşama dair daha derin bir perspektif kazanmasını sağlar (Sharf, 2014: 163).
Yalom, ölümün en temel anksiyete kaynağı olduğunu ve bu nedenle de temel psikopatoloji kaynağı olduğunu söylemiştir. Yaşam ve ölüm birbirine kenetlidir. Birbiriyle peş peşe değil ölüm hayatın ardında daima olarak kendini göstermektedir. Ölümün hayat tarzı ve tutum üzerinde büyük tesiri bulunmaktadır (Yalom, 2011:51).
Özgürlük:
Varoluşçu yaklaşım, bireyin belirli sınırlar içerisindeki seçeneklerden kendisine uygun olanı seçmesinin yazgısını tayin etmesinde ve özgürlüğünde önemli bir tesirinin olduğunu varsaymıştır. Yaşamımızda özgürlüğümüzün farkına vardığımız anda özgürlüğümüzden kaçma gayretinde oluruz (Corey, 2015:179).
İnsanın özgür olması aynı zamanda sorumluluklarını da birlikte getirir. Kişiler, özgür olduklarında kendi dünyalarından, yaşam planlarından ve seçimlerinden sorumludur. Özgürlük, sorumluluk ve seçim nosyonları, bireyin yaşamında ne açıdan sorumlu olduğu ve hangi değerlerin onun için önemli olduğunu belirlemektedir ve kişi değerlerini seçerken özgür olmasından dolayı bu nosyonlar karşılıklı ilişkilidirler (Sharf, 2014:154).
Özgür olmak kişinin kendi yazgısının sınırlarına karşı dayanabilmesidir. Özgürlük kişinin kendi hayatının yazarı olmasıdır. Ancak özgürlük aynı zamanda korkutucudur ve zeminsizlikle baş başa kalma halidir. Özgürlük bir taraftan hayatımızın yazarı olmaya çalışırken diğer taraftan zeminsizlikle baş başa kalma ihtimalidir (Yalom, 2014:19).
Yalıtım:
Varoluşçu yaklaşımda yalıtım kişinin arkadaşsız, partnersiz ya da sevgilisiz kalması anlamına gelmemektedir. Burada esas olan varoluşsal yalıtımdır. Burada yalnız doğmuş ve yalnız ölecek olmamızdan çok varoluşsal yalnızlıktır. Her birimiz kendi öznelliğimiz içinde yalnızız. Mutlak yalnızlığımızın farkına varmamızla beraber ötekine muhtaç olmamız ve ilişkiselliğe mahkum bir varlık olmamız varoluşsal çatışma yaratmaktadır (Yalom 1980 20).
Varoluşsal yalıtım deneyimi olabildiğince tedirgin edici öznel bir durumdur. Kişi bu tedirgin edici duruma uzun süre katlanamaz ve kurtulmak için bir ilişki içerine girmeye çalışır. Ötekini yalıtımın inkarı işlevi için kullanır. Kişi kendi sınırlarını gevşeterek bir kişi, grup, milliyet ya da tasarıyla birleşmeye çalışarak varoluşçu yalıtımdan kaçınmaya çalışır. Birleşme benlik bilincini ortadan kaldırır. Benlik bilincini kaybetmek sıklıkla kişiyi hafifletir ama hiçbir ilişki yalıtımı ortadan kaldıramaz. Çünkü yalıtım varoluşumuzun yegane bir parçasıdır. Bireyin yalıtılmışlık meselesini kabullenerek cesur bir şekilde yüzleşmesi lazımdır. Yalnızca o vakit başka birileriyle sağlıklı ilişkiler kurarak sevgi aracılığıyla yalnızlığını paylaşabilir ve yalıtımın ızdırabını giderebilir (Yalom,2011:564-564).
Anlamsızlık:
İnsanı diğer varlıklardan ayıran özelliklerden biri de anlam arayışıdır. İnsan yaşamda bir gaye edinmek için mücadele etmektedir (Corey, 2008:159). Şayet ölüme mahkum bir varlıksak, kendi dünyamızı kendimizi meydana getiriyorsak ve hepimiz aslında dünyada yalnız başınaysak o zaman hayatın anlamı nedir? Niçin yaşıyoruz? Nasıl yaşayacağız? Eğer ki bizler için tasarlanmış bir paradigma yoksa hepimiz yaşamdaki kendimize ait anlamımızı bulmalıyız. Ancak bireyin kendi dizayn ettiği anlam insanın hayatını sürdürebileceği kadar dayanıklı olacak mıdır? Bu varoluşsal mesele dünyaya fırlatılmış insanın, anlamsız olan evrende anlam arayışı sürecinde yaşadığı çelişkiden kaynaklanır (Yalom, 2011:20).
Anlamlılık duygusu, kişiye dünyada olanları değerlendirmesi için ve insanların nasıl yaşadıklarına ve nasıl yaşamayı arzuladıklarına göre değerlerinin oluşması için katkıda bulunur (Sharf, 2014:156). Şayet bireyin dünyası anlamsız bir duruma gelirse, kişi çabalamayı bırakabilir ve kendine hayatının yaşamaya ne kadar değeceğini sorabilir. (Corey, 2008:160).
Varoluşsal boşluk, seçim yapmak mecburiyetinde olan insanın otantik seçimler yapamamasıyla beraber hissettiği boşluk duygusudur. Çağımızda pek çok insanın karşılaştığı sıkıntı ve buhran varoluşsal boşluğun kanıtıdır. Kişinin boş vakitlerini tasarlayamadığında yaşadığı sıkıntı, bir anlamda insanların hayatlarının içeriğinin fakir olduğunun işaretidir (Frankl, 2016:121).
Kaynakça:
Yalom, Irvin D. (2011). Varoluşçu Psikoterapi. (Z. İyidoğan-Babayiğit, Çev.), İstanbul: Kabalcı Yayınevi.
Frankl, Viktor (2016). İnsanın Anlam Arayışı (S. Budak, Çev.) (30. baskı), Ankara: Öteki Yayınevi.
Corey, Gerald (2008). Psikolojik Danışma, Psikoterapi Kuram ve Uygulamaları, (T. Ergene, Çev.), Ankara: Mentis Yayıncılık.
Sharf, Richard S. (2014). Psikoterapi ve Psikolojik Danışma Kuramları: Kavramlar ve Örnek Olaylar, (5. basımdan çeviri), (N. Voltan-Acar, Çev. Ed.). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.